
Kredi borçlarının ödenmemesi, alacaklı banka veya finans kuruluşlarının yasal yollara başvurarak alacaklarını tahsil etme sürecini başlatmasına neden olur. Bu süreçte borçlunun mal varlığına ve gelirine yönelik haciz işlemleri gündeme gelir.
Kredi borcunun ödenmemesiyle başlayan icra takibi süreci, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) başta olmak üzere ilgili hukuki mevzuat çerçevesinde yürütülür. Bu yasal çerçeve, hem alacaklının alacağına kavuşma hakkını hem de borçlunun haklarını ve korunması gereken mal varlığı sınırlarını belirler.
Kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacaklı, borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatır. Bu takibin ilk adımı, borçluya İcra Müdürlüğü tarafından bir ödeme emri gönderilmesidir. Borçlu, bu ödeme emrine, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz etme hakkına sahiptir. Eğer borçlu bu süre içinde borcu ödemez veya yasal bir itirazda bulunmazsa, takip kesinleşir ve haciz aşamasına geçilir.
Kredi borcunun haciz yoluyla takibata konu olabilmesi için öncelikle borcun muaccel hale gelmesi ve borçlunun borçlu temerrüdüne düşmesi gerekir. Muacceliyet, borcun ödeme vadesinin gelmiş olması anlamına gelir. Temerrüt ise, muaccel hale gelen borcun süresinde ödenmemesi, vadesinin gelmiş ve geçmiş olması durumudur. Borçlu temerrüde düştükten sonra alacaklı, icra takibi başlatma hakkını elde eder.
Borcun kesinleşmesiyle birlikte alacaklı, İcra Müdürlüğü aracılığıyla borçlunun çalıştığı kuruma maaş haczi müzekkeresi gönderilmesini talep edebilir. Maaş haczi, borçlunun gelirinin doğrudan tahsilata konu edilmesi açısından en etkili yöntemlerden biridir. İşveren, kendisine tebliğ edilen müzekkereye uygun olarak, kanunda belirtilen maaş haczi oranı dahilinde kesintileri yapıp icra dairesine göndermekle yükümlüdür.
İcra ve İflas Kanunu'nun 83. maddesine göre, borçlunun maaşının, ücretinin veya herhangi bir gelirinin ancak dörtte biri (1/4’ü) haczedilebilir.
Ancak, nafaka borçları gibi bazı özel alacaklarda bu 1/4 kuralı uygulanmaz. Nafaka borçları, alacaklının talebi üzerine, İcra Hukuk Mahkemesi'nin takdir edeceği daha yüksek bir oranla haczedilebilir.
Bir borçlunun maaşı üzerinde birden fazla alacaklı tarafından haciz bulunması durumunda, hacizler sıraya girme prensibine göre uygulanır. Haciz müzekkeresinin işverene tebliğ edildiği tarih sırası esas alınır. İşveren, maaşın haczedilebilecek dörtte birlik kısmını, ilk sırada yer alan haciz borcu tamamen bitene kadar o icra dosyasına öder. İlk haciz bittikten sonra, sıra ikinci hacze geçer ve bu şekilde devam eder. Maaş hacizlerinde bu sıra kuralına uyulması zorunludur.
Kredi borcunun tahsili için borçlunun gayrimenkulüne, yani evine de haciz konulması mümkündür. Ancak bu süreç, özellikle borçlunun ikamet ettiği konut/ev haczi söz konusu olduğunda, kanunen belirli koşullara ve sınırlamalara tabidir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 194. maddesi uyarınca eşlerden birinin diğer eşin rızası olmadan aile konutu üzerindeki hakları sınırlaması mümkün değildir.
TMK m. 194/1: Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Bu koruma, tapu kaydına aile konutu şerhi düşülerek güçlendirilebilir ve rızasız konulan ipotekler veya hacizler hukuken geçersiz sayılabilir.
Haczedilen bir gayrimenkulün paraya çevrilmesi süreci, öncelikle bir kıymet takdiri ile başlar. Kıymet takdiri, borçlunun haciz konulan mallarının satılması için değerinin belirlenmesidir. İcra Müdürlüğü, bilirkişiler aracılığıyla evin güncel piyasa değerini tespit ettirir. Borçlular bu değere itiraz edebilirler. Kıymet takdirinin kesinleşmesinin ardından, ev açık artırma yoluyla satışa çıkarılır. Bu süreç, İİK'nın 123. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Kredi borçları, teminatlı (ipotekli) veya teminatsız (ipoteksiz) olabilir. Özellikleri aşağıdaki başlıklarda incelenecektir.
İpotekli bir borçta, alacaklı (banka), ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvurur. Bu takip, borçluya doğrudan gayrimenkulün satışı yoluyla borcu ödeme imkanı tanır.
İpoteksiz borçlarda ise, alacaklı genel haciz yoluyla takibe başvurur ve borçlunun haczedilebilen tüm malvarlığı üzerinde haciz işlemi uygular.
İlamsız takip, alacaklının elinde mahkeme kararı olmaksızın başlattığı genel takip yoludur ve kredi borçlarının tahsilinde sıklıkla kullanılır. Bu takipte borçlu, ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurabilir. İcra takibi (ilamlı takip kastediliyorsa), alacaklının elinde mahkeme kararı veya kanunen ilam niteliğinde sayılan bir belge varsa başlatılır. İlamlı takipte borçlunun itiraz hakkı sınırlıdır.
Borçlunun icra takibine karşı kullanabileceği en önemli hukuki araçlar itiraz ve şikâyet yollarıdır.
Borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrindeki borcun tamamına veya bir kısmına, yedi gün içinde İcra Müdürlüğü'ne başvurarak itiraz hakkını kullanabilir. Eğer alacaklı adi bir senet sunmuşsa, borçlu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek imzaya itiraz da edebilir. Borca veya imzaya süresinde yapılan itiraz, takibi kendiliğinden durdurur. Bu durumda alacaklının, itirazın kaldırılması veya iptali davası açması gerekir.
Borçlu, uygulanan haciz işleminin hukuka aykırı olduğunu veya kanunun belirlediği istisnalara girdiğini düşünüyorsa, İcra Hukuk Mahkemesi'ne haczin kaldırılması için şikâyet yoluna başvurabilir. Bu şikâyet, 7 gün içinde yapılmalıdır. Haczi caiz olmayan mallar ve haklar İİK’nın 82. maddesinde düzenlenir.
İcra takibine giren borçlarda borçlu ve alacaklının uzlaşma yollarını araması da bir seçenektir.
Takip kesinleşse dahi, alacaklı banka ile borçlu, borcun ödenmesine dair anlaşma sağlayabilir. Bu anlaşmalar genellikle borcun belirli bir miktarının peşin ödenmesi karşılığında kalanına faiz indirimi yapılması, borcun uzun vadeye yayılarak taksitlendirilmesi veya alacaklının bazı alacak kalemlerinden feragat etmesi şeklinde olabilir. Bu yapılandırma icra takibini sonlandırır veya durdurur.
Alacaklının, borçlunun mal kaçırma şüphesi varsa takipten önce mahkemeden ihtiyati haciz kararı alması mümkündür. İhtiyati haciz, borçluya ait mal varlıklarına geçici olarak el konulmasıdır. Borçlunun bu aşamada alacaklı ile anlaşarak borcu ödemesi veya yapılandırması halinde, ihtiyati haciz, icra takibi kesinleşmeden önce kaldırılır. Hatta icra takibinin kesinleşmesiyle birlikte, ihtiyati haciz kendiliğinden kesin hacze dönüşür.