Diğer Makaleler

Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Tapu İptal ve Tescil Davalarında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler

Hukuki Çerçeve ve Dava Türleri

Tapu iptal ve tescil davaları, bir taşınmazın tapu siciline hukuka aykırı, geçersiz ya da hileli yollarla tescil edilmiş olduğu iddiasıyla, tapu kaydının iptali ve gerçek hak sahibinin adına yeniden tescili için açılır.

Bu davalar, ayni hak temelinde olduğu için, dava sebepleri ve buna bağlı olarak uygulanacak süre hükümleri değişkenlik gösterir.

Yolsuz Tescil, Muvazaa, Ehliyetsizlik Temelli İptal

Tapu iptal ve tescil davalarının en yaygın nedenleri arasında yolsuz tescil, muvazaa (mirastan mal kaçırma/muris muvazaası) ve ehliyetsizlik (tam hukuki ehliyetsizlik) yer alır. ("Muris Muvazaası" başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.)

  • Yolsuz Tescil Temelli İptal: Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 1025’e göre, tapu kaydının hukuki sebepten yoksun olması durumudur. Bir işlemin kesin hükümsüz olması halinde, tescil en baştan itibaren yolsuzdur. Kesin hükümsüzlük hallerine dayanan tapu iptal davası için kural olarak bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir.
  • Muvazaa Temelli İptal: Özellikle muris muvazaası davalarında, tapu kaydı hukuki bir görünüşle tesis edilmiş olsa da (örneğin satış), asıl amaç farklıdır (örneğin bağış). Bu davaların süresi aşağıda ayrıca ele alınacaktır.
  • Ehliyetsizlik Temelli İptal: İşlem sırasında tarafın ayırt etme gücünün bulunmaması nedeniyle yapılan tesciller de mutlak butlanla sakattır ve kural olarak süreye tabi değildir.

Tescil Talebi ve Düzeltme Davası Farkı

Tapu iptal davası ile tescil davası (TMK m. 716) ve tapu kaydının düzeltilmesi davası (TMK m. 1027) terimleri sıklıkla birbirine karışır.

  • Tapu İptal ve Tescil Davası: Mevcut bir yolsuz tescilin iptali ve hak sahibinin adına tescilini içerir. Tapu sicilindeki kaydın yolsuzluğunu iddia eden asıl hak sahibinin açtığı davadır.
  • Tescil Talebi Davası (TMK m. 716): Tapuda henüz adına tescil yapılmamış kişinin, tescile zorlamak amacıyla açtığı davadır.
  • Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davası (TMK m. 1027): Daha çok tapu memurunun basit yazı veya hesap hatası gibi maddi hataların düzeltilmesi için açılır. Bu da yolsuz tescilin bir türüdür, ancak daha dar kapsamlıdır.

"Tapu İptal ve Tescil Davasının Koşulları" başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Zamanaşımı – Hak Düşürücü Süre Ayrımı

Tapu iptal davası süreçlerinde karşılaşılan en kritik ayrım, zamanaşımı hak düşürücü süre kavramları arasındaki farktır.

  • Zamanaşımı: Bir hakkın talep edilmesini, yasanın öngördüğü sürenin geçmesiyle engeller. Zamanaşımı süresi dolduğunda, hâkim bunu kendiliğinden (resen) dikkate almaz. Taraflarca ileri sürülmesi gerekir
  • Hak Düşürücü Süre: Hakkın kendisini sona erdiren bir süredir. Süre dolduğunda, hak tamamen ortadan kalkar ve hâkim bu sürenin dolup dolmadığını kendiliğinden dikkate almak zorundadır.

Tapu iptal davalarında hangi sürenin uygulanacağı, davanın dayandığı hukuki nedene göre değişir. Örneğin, kadastro kayıtlarının kesinleşmesinden sonraki 10 yıllık süre, Kadastro Kanunu'na göre hak düşürücü süredir. Oysa, Borçlar Kanunu'na dayanan alacak davalarındaki süreler zamanaşımıdır.

Sürenin İşlemeye Başladığı An

Sürenin başlangıcı, hangi tür süre olduğundan bağımsız olarak, dava türüne göre değişir.

  • 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca açılacak tapu iptal davalarına 10 yıllık hak düşürücü süre hakimdir. Süre, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihte işlemeye başlar.
  • İrade sakatlığı (hata/hile/korkutma) söz konusu olduğunda Türk Borçlar Kanunu (TBK) gereğince iptal hakkı, hatanın öğrenildiği, hilenin anlaşıldığı veya korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde kullanılmalıdır.
  • Gabin (aşırı yararlanma) söz konusu olduğunda mağduriyetin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur.
  • Muris muvazaası gibi kesin hükümsüzlük hallerine dayanan davalarda, süre kural olarak tescilin yapıldığı anda değil, davanın dayanağının öğrenildiği veya tescilin yapıldığı anda değil, miras bırakanın ölüm anında işlemeye başlar. Fakat çoğu Yargıtay kararına göre mutlak butlan söz konusu olduğu için hiçbir süreye tabi değildir.

Kesilme – Durma Halleri

Hak düşürücü süreler prensip olarak durmaz veya kesilmez. Süre başladıktan sonra işlemesine devam eder. Ancak zamanaşımı sürelerinde kesilme ve durma halleri uygulanır.

  • Durma: Zamanaşımı süresinin işlemesine engel olan bir sebebin ortaya çıkması durumunda, engel kalkana kadar süre durur. Engel kalktıktan sonra, durduğu yerden işlemeye devam eder.
  • Kesilme: Zamanaşımı süresinin sıfırlanmasıdır. Bir kesilme nedeninin gerçekleşmesi durumunda, o ana kadar işleyen süre yanar ve kesilme sebebinin ortadan kalkmasıyla süre yeniden işlemeye başlar.

Sık Görülen Senaryolarda Süreler

Tapu iptal ve tescil davaları, çok farklı hukuki sebeplere dayanabilir. Bu sebep farklılıkları, uygulanacak süreyi kökten değiştirdiği gibi, özellikle iyi niyetli üçüncü kişilerin varlığı, davanın seyrini ve sonucunu tamamen etkiler

Muvazaa İddiasında Zamanaşımı Yaklaşımları

Muvazaa tapu iptal davaları, özellikle muris muvazaası iddiasına dayanıyorsa, hukuken kesin hükümsüzlük hali olarak kabul edilir.

Yargıtay’ın yaklaşımına göre mutlak butlan söz konusu olduğu için hiçbir süreye tabi değildir.

Tapu Siciline Güven ve İyi Niyet Etkisi

Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023. maddesi, tapu siciline güven ilkesini düzenler. Buna göre, tapu sicilindeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.

İyiniyetli kişinin kazanımı, tescil tarihinden itibaren 10 yıl süreyle korunur (TMK m. 1024). Bu süre dolduktan sonra, iyi niyet iddia edilemez.

Miras ve Paydaşlıkta Süre Yönetimi

Miras ve tapu iptal davalarında, hakların başlangıç anı genellikle miras bırakanın ölümüyle ilişkilidir. Özellikle mirasçılar arasındaki mal paylaşımı ve murisin mal kaçırma amacı güden işlemleri bu başlık altında incelenir. Süreler, mirasçıların saklı pay haklarını koruma davaları için farklı, yolsuz tescil davaları için ise farklı yaklaşımlarla değerlendirilir.

Tereke İşlemlerinde Başlangıç Anı

Miras ve tapu iptal davaları, miras bırakanın (muris) malvarlığı (tereke) üzerindeki işlemlere odaklanır.

  • Muvazaa (Mirastan Mal Kaçırma): Daha önce belirtildiği gibi, muris muvazaasında süre muris'in ölüm tarihinde başlar, ancak davalar mutlak butlana dayandığı için zamanaşımına tabi değildir.

Ortaklığın Giderilmesi İle İlişkisi

Ortaklığın giderilmesi davası, paydaşlık veya elbirliği mülkiyetine son vererek taşınmazın satışı veya taksimini amaçlar.

Ortaklığın giderilmesi davasının herhangi bir zamanaşımı süresi yoktur, her paydaş veya mirasçı bu davayı dilediği zaman açabilir.

"Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şuyu)" başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

İspat ve Delil Stratejisi

Süreler konusunda haklı olsa bile, iddiasını yasal ve güçlü delillerle ispatlayamayan taraf davayı kaybedebilir. Bu davalar niteliği gereği resmi kayıtlara dayanmakla birlikte, özellikle muvazaa gibi iradi sakatlık iddialarının ispatı için her türlü delil yoluna başvurulabilir.

Tanık, Bilirkişi, Kadastro Kayıtları

Kadastro kayıtları, tapu iptal davalarında başlangıçtaki mülkiyet durumunu gösteren en önemli resmi delillerden biridir. Kadastronun tespit tutanakları ve paftaları, özellikle 10 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcını belirlemede ve mülkiyetin eski durumunu ortaya koymada çok önemlidir.

Tapu kaydındaki geometrik veya yüzölçümü hatalarını, sınır uyuşmazlıklarını ve kadastro kayıtlarının güncel tapuya uygulanabilirliğini tespit etmek için harita mühendisleri ve diğer teknik bilirkişilerin raporlarına başvurulur.

Muvazaa iddiası gibi kesin hükümsüzlük hallerinde, muvazaa iddialarının ispatlanması için tanık delili ve her türlü delil kullanılabilir.

Noter Senedi – Banka Hareketleri

Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri gibi noterden düzenlenmiş belgeler, tescil talebi davalarında önemli yazılı delil teşkil eder ve zamanaşımı süresinin belirlenmesinde büyük önem taşır.

Banka hareketleri, dekontlar ise taraflar arasında gerçek bir satış bedeli ödenip ödenmediğinin tespiti durumunda incelenebilir ve güçlü bir delil işlevi görürler.

Usul Hataları ve Süre Kaçırma

Sürelere uyumun yanı sıra, dava usulüne uygun açılmazsa ya da yürütülmezse, hak kaybı yaşanabilir. Ne gibi usul hatalarının söz konusu olabileceğini ve kaçırılan sürelerin durumunu aşağıdaki başlıklarda inceleyeceğiz.

Yanlış Husumet – Yetkisiz Mahkeme

Tapu iptal davasının, tapuda malik olarak görünen kişiye karşı açılması zorunludur. Davanın yanlış kişiye yönlendirilmesi, usulden ret veya davanın uzamasına yol açar. Bu, yanlış husumettir.

Taşınmazın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılmak zorundadır. Yetkisiz mahkemede açılan dava yetkisizliğe karar verilerek başka mahkemeye gönderilse bile, zamanaşımı süresi doğru mahkemeye başvurulduğu anda kesilmiş sayılır.

Eksik Talep ve Islahın Zamanlaması

Eksik talep bakımından, dava dilekçesinde talep sonucunun tam ve açık olması gerekir. Sadece "tapu iptali" istenip, "tescil" istenmezse talep eksik kalır.

Islahın zamanlaması bakımından ise, dava açıldıktan sonra eksik veya yanlış yapılan usul işlemlerinin düzeltilmesi (ıslah) mümkündür. Ancak ıslah yoluyla ileri sürülen yeni talepler, ıslah anında zamanaşımı hak düşürücü süre dolmuşsa, bu yeni talep için kurtarıcı olmayabilir. Sürenin kesilmesi veya durması, kural olarak ilk dava dilekçesinin verildiği an esas alınarak değerlendirilir.

Şimdi ara